Başkan Kurt, İstiklal Caddesinde yaşanan terör saldırısı ile ilgili yapmış olduğu açıklamada;” Kadim medeniyetler beşiği, Osmanlının payitahtı, şair ve yazarların mücevher değerinde kıymetlisi, milletimizin göz bebeği aziz İstanbul' umuzun turistik güzergah, kültür ve ticaret can damarı istiklal caddesinde meydana gelen, masum insanların hedef alındığı ve altı vatandaşımızın can verdiği, yüzlerce insanımızın yaralandığı terör odaklı bir patlama yaşandı maalesef.. Ölenlere rahmet ve mağfiret, yakınlarına sabrı cemil ve yaralanan kardeşlerimize acil şifalar diliyorum. Bu vahim fiili, fail ve dahli olanları şiddetle kınıyor, tüm sorumluların bir an önce adalete hesap vermeleri için gerekli çalışmaların ivedilikle yapılmasını devletimizden bekliyoruz. Cana kıyanların insanlığa kıymış kabul eden, silahlı da olsa aman dileyene merhameti telkin eden, masum ve mazlumlara yapılan mezalimi hangi dine ve itikada mensup olursa olsun asla tasvip etmeyen, yasaklayan, kelime anlamı 'barış' olan bir inanışın ve İslam'ın mensupları olarak bu tür vakaların bizim ile anılması ve bizde yaşanmasını kahredici buluyorum. Bu ve benzer olayların yaşanmaması, önlenmesi ve kullanılmasına mani olunması açısından birlik-beraberlik ve kardeşlik içinde, dik duruş, sükunet ve itidal içinde olmamız gerektiğini de ayrıca ifade etmek istiyorum. Ancak, son beş yıldır Suriye ve Afganistan kökenli kontrolsüz, kaçak ve sığınmacı göçünün hazırladığı bir netice olduğunu da her aklı selim gibi bende müşahede ediyor ve dillendiriyordum. Maalesef bu tür vahim vakıalar için zemin hazırlandığı, iç kargaşa ve kaos planlandığı herkesçe de aşikardır. Bu alçak saldırının kameraların en çok olduğu, güvenlik güçlerinin en yoğun ve kontrollerin sık olduğu bir noktada gerçekleştirilmesi Türkiye Cumhuriyeti Devletine bir meydan okuma anlamında olduğu unutulmamalıdır. Failin bir Arap seçilmesi, Pkk bağlantısı ve Pkk' nın bunu ret etmesine dikkat çekmek istiyorum. Karmaşık ve karışık ama, bir çok çelişki barındıran, belirli yerleri işaret eden emareler bulunduran, teyide muhtaç bir çok unsur taşıyan bu müessif olayın çok detaylı araştırmaya ihtiyaç duyduğu muhakkaktır. Hal bu iken; bu vahşi saldırıyı fırsat bilip siyasi rant elde etmek isteyen, bunu kullanıp oy devşirmek, saf sıklaştırmak ve şu an hükümet ile alakası olmadığı halde, 2016 dan beri Akp ile bağı olmayan sayın Davutoğlu' nu suçlamak, ona isnat ve iftiralarda bulunmak, bir vicdansızlık, izansızlık ve tam bir akıl tutulmasıdır. ' Oğlum, ulan, git ders ver, korkma, altılı masada ne işin var' gibi kendine ittifaklarda yer arayan, bulamayan bir çaresizlik sergilenmesi, devlete ,hükümete ve muhalefete sağlı-sollu vurulması tam bir hayal kırıklığıdır. Bir nobran, kabadayı, şovenist, şovmenist, nezaketsiz, kaba-saba ağız ve eda hiç hoş ve has bir davranış olmamıştır. Bu fayda uman haricilere yarar sağlamaktan başka bir işe yaramaz. Şu an hangi hükümet olursa olsun devletimizin yanında durmamız gereken bir zaman dilimidir. Siyaset zamanı siyaset, eleştiri ve tenkit zamanı tenkit. Sayın Ü. ÖZDAĞ' ın bu yanlış, kusurlu ve ilkesiz çıkışını çok tehlikeli buluyor ve kınıyorum. Siyasi ağzını ve tarzını doğru bulmuyorum. Bildiklerini sayın Davutoğlu' ndan beklemek yerine bizzat kendisinin açıklamasını, iftira ve itham ettiği hususları açık yüreklilikle kamu oyu ile paylaşmasını, aracı kullanmamasını necip Türk milleti adına bekliyoruz. Ya da su-i zanı ile baş başa bırakıyoruz, şerh olsun” dedi.