CHP, kurucusu ve ilk Genel Başkanı Atatürk’ ün önderliğinde ulusal bağımsızlığı kazanan, Cumhuriyeti kuran, saltanatı kaldıran, hilafete son veren ve Ulusal Birliği sağlayan Partidir. Hukuk ve eğitim gibi toplumsal alanlarda gerçekleştirdiği reformlarla çağdaş Türkiye Cumhuriyeti’ni biçimlendirmiştir. Ulusal sanayinin ve ekonominin gelişmesine öncülük etmiştir. İkinci Dünya Savaşı sonrasında tek parti konumunun tüm olanaklarına karşın, çok partili rejime geçişi sağlayarak Türkiye’nin demokratikleşme sürecinde de öncü misyonunu sürdürmüştür.
1950’li yıllarda üstlendiği muhalefet göreviyle demokratik bir rejimde muhalefetin kurumsallaşmasına da öncülük etmiştir. Bu kapsamda parlamenter demokratik rejimin kurumsallaşmasına dönük değişimleri gerçekleştirme ve temel hak ve özgürlükleri geliştirme mücadelesi vermiştir. 1960’lı yıllarda Türkiye’nin yaşadığı modernleşme sürecinin yansımaları olarak ortaya çıkan göç, kentleşme, sanayileşme gibi dinamikler çerçevesinde toplumsal sınıfların olgunlaşmasıyla birlikte CHP sola açılarak kendisini siyaset yelpazesinde “ortanın solu”nda konumlandırmıştır. 1970’li yıllarda ideolojisini “demokratik sol” kavramıyla tanımlayan CHP, önerdiği sosyal reformlarla “düzen değişikliği”ni hedeflemiştir. Bu süreçte CHP, “devlet partisinden” “halkın partisine”, düzen partisinden” “değişimin partisine” dönüşmüştür.
Türkiye Cumhuriyeti’ni kurma ve ülkemizin en köklü partisi olma gibi sahip olduğu ayrıcalıklı tarihsel miraslarıyla, geleneğini ve temellerini en iyi şekilde temsil eden ilkelerin yanı sıra sosyal demokrasinin evrensel ilkelerini de benimseyen CHP bu çerçevede Uluslararası ölçekte faaliyetlerini sürdüren Sosyalist Enternasyonal ve Avrupa Sosyalistler Partisine de katılım sağlamıştır. Çağdaş sosyal demokrasinin evrensel değerleri olan “özgürlük, eşitlik, dayanışma, emeğin üstünlüğü, gelişmenin bütünlüğü ve etkinliği ile demokratikleşme” kavramları içinde bulunduğumuz dönemde CHP’nin Türkiye’de kurumsallaştırmaya çalıştığı ve Programlarında önemle vurguladığı başlıca ilkeler arasında yer almaktadır.
CHP, kurtarıcı ve kurucu misyonunu, kurulduğu günden bu güne halen aynı bilinç ve kararlılıkla sürdürmektedir. Türkiye tarihinde bu güne kadar birçok partiler kurulmuş; iktidar olmuş; ama sonuçta tarihin sayfaları arasında kaybolmuştur. Ancak CUMHURİYET HALK PARTİSİ varlığını halen sürdürmektedir; ilelebet de sürdürmeye devam edecektir. CHP’nin kurucu ilk genel başkanı Mustafa Kemal ATATÜRK Cumhurbaşkanı seçildiğinde parti başkanlığını bırakarak genel başkanlığı, İsmet İnönü’ye devretmiştir. Bu davranış dahi Mustafa Kemal’in ne denli demokrat ve halktan yana bir lider olduğunun göstergesidir. Bazılarının bundan ders alması gerekmektedir. Mustafa Kemal’in yolunda aynı karar ve inançla yürüyen Sayın Genel Başkanımız Kemal KILIÇDAROĞLU da Cumhurbaşkanı olduğunda aynı stratejiyi takip edecektir. Cumhuriyet Halk Partisinin iktidar günleri ufukta görülmeye başlanmıştır. Bir sonraki kuruluş yıl dönümümüzü Cumhuriyet Halk Partisi’nin iktidarında kutlayacağımız inancı ile partimizin 99. kuruluş yıl dönümünü kutluyor; Yaşasın Cumhuriyet, Yaşasın Demokrasi, Yaşasın ATATÜRK, Yaşasın CHP diyerek hepinizi saygı ve sevgilerimle selamlıyorum"ifadelerine yer verdi.