Yapılan yazılı açıklamada “10 Ekim 2015 günü Ankara Garı’nda ülkenin en büyük katliamı yaşandı. Katliam sonrasında yaşamını yitirenlerle birlikte 103 kişinin öldüğü, 500’den fazla kişinin yaralandığı, binlerce kişinin tanıklık ettiği katliamın üzerinden üç yıl geçti. Emek, Barış ve Demokrasi için buluşanların arasında patlayan iki canlı bomba işçi ve emekçilerin barış talebine yapılmış büyük bir saldırıdır 7 Haziran seçimlerinde çoğunluğu kaybeden AKP iktidarının "kaos istediniz buyurun size kaos” dediği günlerde yaşanan katliamın arkasından 3 Kasım seçimlerinde AKP yeniden çoğunluğu sağlamıştır. Katliamdan oy devşirildiğini dönemin Başbakanı Ahmet Davutoğlu oylarının arttığını söyleyerek ifade etmişti. 10 Ekim'den bu yana ülke demokrasinin, hak ve özgürlüklerin kalan kırıntısının da tamamen yok edilmeye çalışıldığı bir yer haline getirilmiştir. OHAL’in kalıcılaştırılmaya çalışıldığı, hukukun kağıt üstündeki halinin dahi yok sayıldığı, en küçük demokratik hakka tahammül edilmeyen, baskı ve zorun dayatıldığı, Ortadoğu'da savaşçı politikalar izlenen bir dönemi yaşıyoruz. Bu zor ve baskı döneminin taşlarının döşenmesinde 10 Ekim'in, öncesi ve sonrasında yaşanan katliamların iktidar için kolaylaştırıcı rol oynadığı bugün daha açık görülmektedir. Bugün kölelik koşullarına itiraz eden havaalanı işçilerinin dahi terörist ilan edildiği, hak arayan işçinin tutuklandığı bir noktaya gelinmiştir. İşçi ve emekçiler ekonomik krizin yansımaları ile boğuşurken, eğitimden sağlığa, sosyal haklara birçok hak kaybı yaşanırken ülke baskıyla yönetilmeye çalışılmaktadır. 10 Ekim katliamında emek, barış ve demokrasi diyen işçilerin emekçilerin bu talepleri halen devam ediyor. Bombalarla yok edilmesi mümkün olmayan bu talepler için mücadeleyi hiçbir siyasal iktidar engelleyemez, bugünküler de engelleyemeyecektir. Nitekim hayatını kaybedenlerin ailelerinin, yaralıların, emek ve demokrasi güçlerinin bu zor koşullarda yürüttüğü hukuk mücadelesi, katliamdaki siyasal sorumluluğu ortaya koymuştur. Yurttaşlarını IŞİD tehlikesi ile baş başa bırakan, IŞİD’in örgütlenmesine yol açan, katliama yol verenler bu katliamdan sorumludur. Yargı süreci bunu bütün açıklığı ortaya koymuş olmasına karşın verilen karar, sadece IŞİD’lilere verilen ceza ile dosyayı kapatma çabasından başka bir şey değildir. 10 Ekim'de yitirdiklerimizi saygıyla anıyoruz. Biliyoruz ki Ankara katliamı ve diğer tüm katliamlar aydınlatılmadan bu ülkede gerçek bir adaletten söz edilemez. Tüm sorumluların yargı önüne çıkması ve hesap vermesi mücadelemizden asla vazgeçmeyeceğiz. Bu ülkenin işçileri, emekçileri ve ezilen halkları olarak emeğin haklarını, barışı ve demokrasiyi mutlaka kazanacağız” denildi.