banner17
23 Nisan 2024 Salı

MERZİFON'DA BİR TARİH YAZILDI

HAYALLER OSMANLI, HAYATLAR BOP GİBİ

Saadet Partisi Merzifon İlçe Başkanı Ahmet Şahin, hükümete şeker fabrikalarının satılmaması konusunda uyarılarda bulundu. Şeker fabrikalarının Afrin kadar milli bir mesele olduğuna vurgu yapan Şahin, “Bir Kızılderili deyişiyle bu arkadaşlara seslenmek istiyorum; son fabrika satıldığında, son üretici toprağını terk ettiğinde, beyaz AK Partili adam beton ve asfaltın yenmeyen bir şey olduğunu anlayacak!” diye uyarılarda bulundu.

26 Şubat 2018 Pazartesi 09:31
Bu haber 897 kez okundu
 HAYALLER OSMANLI, HAYATLAR BOP GİBİ

Gündemin en sıcak konularını değerlendiren Saadet Partisi Merzifon İlçe Başkanı Ahmet Şahin, şeker fabrikaları, uyum yasaları, Zeytin Dalı Harekâtı’nı, tütün meselesi ve gazeteci Deniz Yücel’in serbest bırakılmasına ilişkin önemli değerlendirmelerde bulundu. Şahin, konuşmasına, Zeytin Dalı Harekâtı’nın 33’üncü güne girdiğini hatırlatarak, partisinin Bursa Osmangazi İlçe Teşkilatı üyesi Mustafa Şahin’in oğlu Astsubay Göksu Şafak Şahin ve Zeytin Dalı Harekâtı’nda şehit düşen Mehmetçiklere rahmet dileyerek başladı.

Türkiye ile ABD arasında yoğun bir görüşme trafiğinin yaşandığını söyleyen SP Merzifon İlçe Başkanı Ahmet Şahin, görüşme sonrası yapılan açıklamaların endişe verici olduğunun altını çizdi. Şahin, hükümetin herkesle görüşebileceğine dikkat çekerek, şunları kaydetti: “Mesela McMaster görüşmesinin ardından deniyor ki, ‘Türkiye ve ABD’nin uzun vadeli stratejik ortaklık ilişkileri teyit edildi! İnsan sormadan edemiyor. Allah aşkına neyin teyidi bu? Neyin müttefikliği? Neyin ortaklığı? Daha iki hafta önce bir tankımız Amerikan füzesiyle vuruldu. 5 askerimiz şehit düştü. İki subayımızın şehit olduğu helikopterin akıbetini ise henüz daha öğrenemedik. Mattis görüşmesinin ardından deniyor ki, ‘ABD YPG’ye yardımda bulunmamış.” Peki, o zaman 5 bin TIR silah gökten zembille mi indi? YPG’ye 550 milyon dolarlık yardım bütçesini ABD Senatosu değil de, Patagonya parlamentosu mu ayırdı? Siz bu milletin aklıyla dalga mı geçiyorsunuz? Bir kez daha söylüyorum; ABD’ye güvenilmez. ABD ile aynı çuvala girilmez. Bu saatten sonra ABD ile bırakın uzun vadeli ortaklığı, bir gün dahi ortaklığımız söz konusu olmamalıdır.”

SP Merzifon İlçe Başkanı Ahmet Şahin, Türk dış politikasının çelişkili bir süreçten geçtiğine vurgu yaparak, “Hayaller Osmanlı, gerçekler Büyük Ortadoğu. Hayaller Abdülhamid Han, gerçekler Theodore Herzl. Bu işler dizi çekmekle, film çevirmekle olmuyor. Biz inanıyoruz ki eğer Sultan Abdülhamid yaşasaydı ABD ve İsrail’i stratejik müttefik olarak kabul etmezdi. Amerikan askerlerinin İncirlik’te konuşlanmasına izin vermezdi. ‘Şehit kanı para ile satılamaz’ der, Mavi Marmara şehitlerini 22 milyon dolar karşılığı pazarlık konusu yapmazdı? Irak’ın, Suriye’nin, Libya’nın ABD ve NATO eli ile karıştırılmasına ortak olmazdı? En önemlisi de Sultan Abdülhamid yaşasaydı Avrupa Birliği’ne girmek için değil İslam Birliği’ni kurmak için çaba harcardı” diye konuştu.

Geçtiğimiz günlerde serbest bırakılan Alman gazeteci Deniz Yücel, meselesini değerlendiren Şahin, “Hiç kimse kusura bakmasın, kızmasın, darılmasın. Amerika’ya Osmanlı tokadı atacaklardı. Merkel’den Alman terliği yediler. Gazeteci Deniz Yücel, Merkel görüşmesinin ardından bir günde serbest bırakıldı. Biz elbette, suçsuz yere, haksız yere kimsenin hapis yatmasını istemeyiz. Ama Merkel’le yapılan görüşmenin hemen akabinde böyle bir gelişmenin yaşanması haklı sorulara neden oldu. Zaten zedelenmiş olan adalet duygusunu yeniden tartışma konusu yaptı. Bugün suçsuz olduğu ortaya çıktığı halde hâlâ işe iade edilmeyen, hatta hapis yatan binlerce KHK mağduru var. Hepsi adalet bekliyor. Bu insanların adalete kavuşması için illa arkalarında bir dış ülkeler mi olmalı?” şeklinde konuştu.

Saadet Partisi Merzifon İlçe Başkanı Ahmet Şahin, KHK mağdurlarına değinerek, “Evet ısrarla adaletin üzerinde duruyoruz. Durmaya da devam edeceğiz. Bakın geçtiğimiz hafta Meriç Nehri’nde KHK’lı Ayşe öğretmen, çocukları 3 yaşındaki Halil Münir ve 11 yaşındaki Abdulkadir Enes ile birlikte boğularak hayatını kaybetti. Vicdan sahibi herkese soruyorum; 3 yaşındaki Halil Münir ve 11 yaşındaki Abdulkadir Enes darbeci mi? Ellerine silah alıp bir darbeye mi karışmışlar? Bu soruları vicdanımıza sormak zorundayız. Elbette, darbe girişimine kim teşebbüs ettiyse, buna kim yardım ettiyse en ağır şekilde cezasını çekmeli. Fakat FETÖ yapılanmasının gizli emellerinden habersiz, ibadet şuuru ile çalışan insanlara aynı muameleyi yapmak haksızlıktır. Ne istedilerse verdik diyen sizsiniz. Fakat siz hata yapıp pişman olma hakkına sahipken, Ayşe öğretmenin, Hatice hemşirenin buna hakkı olmayacak. Bu ne vicdana, ne insafa ne de adalete sığar” ifadelerini kullandı.

Türkiye’de adaletin, dış politikanın, eğitimin ve ekonominin yaralı olduğunu belirten Şahin, “Peki, bu yaraları sarması gereken iktidar ne yapıyor? Yangından mal kaçırır gibi elde kalan son fabrikaları da satışa çıkarıyor. Mirasyedi evlat gibi Milli Görüş’ün yaptığı fabrikaları Milli Görüş geleneğinden gelenler teker teker satışa çıkarıyor. Biz bu fabrikaların satılmasını istemiyoruz.. Bugün aramızda Şeker-İş Sendikası mensupları var. Şeker fabrikası çalışanları var. Bilindiği gibi; Afyon, Alpullu, Bor, Çorum, Elbistan, Erzincan, Burdur, Erzurum, Ilgın, Kastamonu, Kırşehir, Turhal, Yozgat ve Muş şeker fabrikaları satılacak. Peki, bunları niçin satıyorlar? Daha fazla pancar ekilsin, Daha fazla şeker üretilsin diye mi? Fabrikaları yenileyip ülke ekonomisine daha fazla katkısı olsun diye mi? Hayır? Bunların özelleştirilmesinin tek bir sebebi var; rant. Kısa vadeli rant görüyorum. Kısa vaade paraya çevirme derdinler. Bu konu bizi endişelendirecek bir mecra sürüklemez inşallah. Hükümet bu konuda kararlı ise pancar birlikleri ve Pankobirlik ile bir araya gelmesi lazım. Pancar üreticisinin elinde para yok şu an. Ancak inanıyorum ki pancar üreticisi fabrikalardan elde ettiği gelirinden daha fazlasını devlete öder. Pancar çiftçisi tarımı geliştirerek öder. Hükümettin bunu muhakkak göz önünde bulundurması gerekiyor” değerlendirmesinde bulundu.

Fabrikalarının Afrin kadar milli bir mesele olduğunu ifade eden Ahmet Şahin, “Bu ülkede tütün üretiminden 300 bin aile ekmek yiyordu. Tekel’i özelleştirip tütün üretimini bitirdiler. Sigara içilmesine şiddetle karşıyım. Ama burada kastettiğimiz üretim! Eskiden Bitlis sigarası vardı, Samsun sigarası vardı, Bafra sigarası vardı. Şimdi ise Marlboro var, Camel var, Winston var. Milleti Amerikan sigarasına mahkûm ettiler. Şimdi aynı şeyi şekerde yapıyorlar. Şeker fabrikalarını özelleştirip pancar üreticisini de bitirecekler” diye uyardı. Şahin, pancar üretiminden 120 bin ailenin geçimini sağladığına dikkat çekerek şunları kaydetti: “Bir aileyi asgari 4 kişi hesaplasak 480 bin kişi eder. Nakliyecisini, çapacısını, mevsimlik işçisini, küspecisini, gübrecisini, hayvancısını, fabrika da çalışanını da kattığınızda doğrudan ve dolaylı olarak yaklaşık 10 milyon kişiyi ilgilendiren bir sektör. Yanlış politikalar yüzünden zaten köyler boşaldı. Tarımla geçinen ilçeler boşaldı. Şimdi bu fabrikaları satarsanız Anadolu’daki şehirler boşalacak. Şunu unutmayın; sınırı asker korur, toprağı insan. İnsanları topraksızlaştırıyor. Toprağı da insansızlaştırıyorsunuz. Bir Kızılderili deyişiyle bu arkadaşlara seslenmek istiyorum; son fabrika satıldığında, son üretici toprağını terk ettiğinde, beyaz AK Partili adam beton ve asfaltın yenmeyen bir şey olduğunu anlayacak!” diye uyarılarda bulundu.

Uyum yasalarına değinen Şahin, “Ayrıntıları çok fazla bilmiyoruz. Çünkü Afrin harekâtı ile ilgili askeri bilgileri bile ilçe kongrelerinde paylaşanlar, nedense uyum yasalarını adeta kozmik odada tutuyorlar. Ama basına yansıdığı kadarıyla muhalefetin uyarılarının hiçbiri dikkate alınmamış görünüyor. Biz en başından beri şu 6 hususu ısrarla dile getirdik. Birincisi, uyum yasalarında ‘güç bende, yeterli çoğunluğum var, istediğimi yaparım’ mantığı ile hareket edilmemelidir. İkincisi, kuvvetler ayrılığı mutlaka teminat altına alınmalıdır. Üçüncüsü, Meclis ne kadar güçlü olursa Türkiye o kadar güçlü olur. TBMM hiçbir kişi, kurum veya makamın vesayeti altına sokulmamalıdır. Dördüncüsü, kutuplaştırıcı değil, kucaklaştırıcı bir yaklaşım ortaya konulmalıdır. TBMM milletimizin bütün kesimlerinin temsil edildiği bir kurum haline getirilmelidir. Beşincisi, TBMM’nin 1 partinin, 2 partinin değil 80 milyonun temsilcisi olduğu unutulmamalıdır. Altıncısı, yapılacak yasal düzenlemelerde gücün hukuku değil, hukukun gücü esas alınmalıdır” diye konuştu.

Devam eden ittifak tartışmalarına açıklık getiren SP Merzifon İlçe Başkanı Ahmet Şahin, “Sayın Cumhurbaşkanı çeşitli partilerle görüştü. Biz de uyum yasaları ile ilgili teklifimizi götürdük. Görüşmede ülke meseleleri üzerinde değerlendirmelerde bulunduk. Biz toplantıdan ayrılırken, bizle temaslarının devam edeceğini söyledi. Biz de her parti ile diyalog içinde olacağımızı söyledik. Ancak hiçbir zaman koalisyonda açık bir teklif olmadı. Bizde de öyle bir durum yok. Kutuplaşma ve kamplaşmaya karşıyız. Bloklaşarak aday çıkarmasını istemiyoruz. Biz bir ittifaktan çok ilkelerin üzerinde durulmasını isteyeceğiz. Bu ilkeler altında duranları da kucaklayacağız. Bunu hiçbir partiyi ilzam etmek için değil, bu tür konuların görüşülmesinin faydalı olmayacağını söyledik” şeklinde konuştu.

    Yorum yazmak için sitenin üst kısımdan giriş yapmanız gerekmektedir. Üye değilseniz hemen olun!
YAZARLAR Tümü
SON YORUMLAR
HAVA DURUMU
Görüntülemek istediğiniz ili seçiniz:
Merzifon belediyesinin çalışmalarını başarılı buluyormusunuz ?

NAMAZ VAKİTLERİ
Görüntülemek istediğiniz ili seçiniz:
EN ÇOK YORUMLANANLAR
BUGÜN
BU HAFTA
BU AY
E-GAZETE
  • Haber Sistemi DEMO v5 - 08 Ekim 2011Manşeti
SENDE YAZ
Ziyaretçi Defteri
Ziyaretçi Defteri

Siz de yazmak istemez misiniz?

Ziyaretçi Defteri
ARŞİV