Gelecek Partisi Merzifon İlçe Başkanı Hacı Bekir Kurt, konu ile ilgili yapmış olduğu açıklamada;” Bu memlekette yapılan ihbar, ihtar, ikaz, ifşaat ve isnatların meclis gündemine dahi alınmaması, bir suçluluk psikolojisi neticesi mi yoksa suç ortaklığı akidesi gereği midir bilinmez ancak, yine akıbetin 'ret' olması manidar. Bu 'ret' yine devlet hukukuna gölge, anayasal düzene ve tüm alınmış ve alınacak karar ve hükümlere şerh, şaibe altına sokmaya vesile, şek ve şüphe uyandırmaya neden olacaktır. Ülke ekonomisinin iflas eşiğinde, cari açığının zirve ve hazine garantili kur düzeni ile bütçe darmadağınık edilmiş, döviz ihtiyaçları devasa oranlarla karşılanmaya çalışılan bir dönemde; 67 milyon doların ABD' ye transferi, SA kökenli hesap hareketliliği, bu ve benzeri ithamların, hayır kurum ve vakıflar üzerinden ve sayın Erdoğan'ın yakınları(evlatları) marifeti ile olduğu, belgeli, delilli ve ispatlı olduğu iddiası ve bunun ana muhalefet partisinin lideri sayın Kılıçdaroğlu tarafından kamu oyuna sunulması ve duyurulması hiç mi kıymet arz etmez? En azından hiç mi merak uyandırmaz ve sadece 'İFTİRA' olarak geçiştirilir.. Anlamak ve anlamlandırmak mümkün değil. Kaldı ki; bu bir suç duyurusu niteliği ve bağımsız mahkemeleri göreve davet ve vicdanları harekete sevktir.. İştirak hukuki olmalı; hakaret, tehdit ve sinkaf misli ile mukabele oluşturmaz, şaibeyi ortadan kaldırmaz, aksine güçlendirir Bir de bunun siyasi boyutu mevcuttur ki; yolsuzluk, usulsüzlük ve haksızlıklar ile ilgili ithamların mecliste ortak tavır ile retti, kendini, değerlerini ve ideolojilerini ret demek olduğu gibi aynı zamanda kamu vicdanını da tahrip etmektedir. Bu Türk siyasi tarihinde unutulmaz bir ilkesizlik, çürüme ve kokuşma olarak yer alacaktır. Bu utanç tablosu, sorumlularının yakasını bırakmayacak, bu kirlenmişlik ile anılmalarına vesile olacaktır. Akıllarında devlet fikri olmayanların bu tür tavırları neredeyse anlaşıla bilir iken, kendini bu milletin fedaisi, devletin sigortası ve hamasetinin hamisi, vasisi sananların nasıl rahat uyuya bildiklerini çok merak ediyorum doğrusu. Tüm bunların menfi etkisini kırmak için sayın Erdoğan'ın kendi gibi düşünmeyen, gezi eylemine katılmış ama, muhakeme-mahkeme süreci devam eden ve kendisi ile eşit vatandaş olan insanları kastla sarf ettiği; 'Çürük', 'Sürtük' amiyane tabirlerini esefle kınıyorum. Siyaset ağzı da, siyaset tarzı da hiç bu kadar kirlenmemişti. Bu Canan Kaftancıoğlu davasına emsal niteliğinde olacaktır. Bir başkasının hukuksuzluğa maruz kalmasına tepkisiz kalmak, kendine yapılmasına ruhsat ve fırsat sunmaktır. Tüm kadın derneklerini ve bağımsız mahkemeleri göreve davet ediyorum, şerh olsun” dedi.