Merzifon Ülkü Ocakları Başkanı Hasan İnce mesajında şunları kaydetti; "26 şubat 1992 günü, Türk Dünyası için en acılı günlerden biri olmasının yanı sıra insanlık tarihi açısından da tam manasıyla yüz karası ve kızıl bir sayfadır.

Dağlık Karabağ’daki Hocalı, bir asır devam ettikten sonra duran Türk soykırımının 70 yıl aradan sonra, buldukları ilk fırsatta, Ermeniler tarafından yeniden başlatıldığı yerdir. 100 yıl süren soykırımın ilk günü 26 Mart 1821’dir. 26 Mart 1821’de başlayan ve 22 Nisan 1821’e kadar devam eden Yunan isyanının ilk aşamasında 15.000 Türk katledilmiştir. 1821’de Mora’da başlayan katliam, 1915-1921 arasında Doğu Anadolu ve Kafkaslarda Türklere karşı gerçekleştirilen Ermeni soykırımı ile sona ermiştir. Bu bir asır içinde 5 milyon Müslüman Türk Balkanlarda, Anadolu’da ve Kafkasya’da yok edilirken, 4,5 milyon Müslüman Türk de Anadolu’ya sığınmak zorunda kalmışlardır. Bu rakamlara Türkistan Türklüğüne yönelik Rus ve Çin soykırımlarında kaybettiğimiz kardeşlerimiz dahil değildir üstelik.

Yüce Türk milleti’ni “sözde Ermeni soykırımı” yapmakla suçlayanların, önce 28 sene evvel Karabağ’ın Hocalı bölgesinde yapılanlara bakmaları lazım.

1992 yılı şubat ayının 25’ini 26’sına bağlayan gece, ağır silahlarla donatılmış Ermenistan Silahlı Kuvvetleri, bölgedeki 366’ncı Rus Motorize Alayı desteği ile Hocalı’ya saldırarak insanlık tarihinin en utanç duyulacak katliamlarından birini gerçekleştirmişlerdir. 10 Eylül 1991’den 25 Şubat 1992 tarihine kadar 5 ay boyunca kuşatma altında tutulan Hocalı’nın, 25 Şubat 1992 gecesi bölgedeki tek havaalanı olan Hocalı Havaalanı’nın kullanılamaz hale getirilmesi ile dış dünya ile ilişkisi ve iletişimi tamamen kesilmiştir. Kenti savunan kahraman Azerbaycan askerlerinin şehadetinden sonra Hocalı işgal edilmiş, Ermenistan Silahlı Kuvvetleri, desteğini aldığı 366. Rus Motorize Alayı ile sivil, kadın, çocuk, hasta ve yaşlı ayrımı gözetmeksizin soykırım gerçekleştirmiştir. Resmi verilere göre o gece ve sabahında 613 sivil canice katledilmiştir. Katledilenlerden 106’sı kadın ve yaşlı, 83’ü ise çocuklardan oluşmaktaydı. Ayrıca 487 kişi ağır yaralanmış, 1.275 kişi ağır işkence şartlarında esir alınmış, geri kalan nüfus ise bölgeden kaçarak canını zor kurtarmıştır.

İnsanlık dışı muamelelerle (çocukların gözlerinin oyulması, hamile kadınların karınlarının deşilmesi, diri diri gömülmeler ve daha nice korkunç işkence şekilleriyle) yapılan soykırım sonucu Ermeniler hem stratejik öneme sahip olan bölgeyi ele geçirdiler, hem de en şiddetli savaşlarda dahi savaş dışında tutulan yaşlı, kadın, hasta ve çocuklara uyguladıkları insanlık dışı vahşet ile Azerbaycan Türkleri’ne ağır bir mesaj verdiler. Ve bölgedeki çözülme süreci hızlandı.

Buradan kamuoyuna ve tüm dünyaya seslenmek istiyoruz. 20’nci yüzyılın başlarındaki olaylarla ilgilenenler, çok yakın geçmişimizde, Ermeniler’in Karabağ’da yaptığı vahşetle neden ilgilenmezler? Neden gözlerine perde çekerler? Soykırım deyip duruyorlar heryerde. Peki 1992 yılında Ermeniler’in Hocalı’da yaptığı vahşet hangi isimle adlandırılmalı? Soykırım değil de nedir bu yapılanlar?

Kaldı ki bu katliam Ermeniler’in, Müslüman Türk’e yaptığı ilk katliam değildir. 1905, 1918 ve 1920 yıllarında Azerbaycan’ın Karabağ, Bakü, Guba ve Şamahı bölgelerinde, yine Rusların lojistik ve askeri desteği ile büyük katliamlar yaparak binlerce Türk’ün katline sebep olmuşlardır. 31 Mart 1918’de, Bakü’de binlerce Azerbaycan Türkü’nün katledilmesi sebebiyle Osmanlı Ordusu kardeşlerimizin imdadına yetişmiş, katliam daha da artmadan onları kurtarmıştır.

Yakın tarihimizde 42 diplomatımızın canını alan Ermeni Terör Örgütü ASALA’ya sessiz kalan ve bizleri “sözde Ermeni soykırımı” yaftası ile karalamaya çalışan insan hakları savunucuları bu yapılanları görmüyor mu?Yine, topraklarının %25’i hala işgal altında olan Azerbaycan’ı neden kimse dünyaya anlatmıyor?

?Zor duruma düşen, katledilen, vatanından sürgün edilen, soykırıma uğrayan Türk, olunca üç maymunu oynayan bu zihniyeti, bu zihniyetin sözde aydınlarını, akademisyenlerini ve bu umursamaz, utanmaz tavrı takınan herkesi ibretle takip ediyor, kamuoyunun dikkatine, sağduyusuna ve vicdanına havale ediyoruz.

?Ermenilerin en büyük hayalinin “sözde Ermeni soykırımı” iddialarını Türkiye’ye kabul ettirmek olduğunu hatırımızdan çıkarmamalıyız. Unutmayalım ki, Ermenistan bayrağında topraklarımızda bulunan Ağrı Dağı’nın resmi vardır ve milli marşlarında “topraklarımız işgal altında, bu toprakları azat etmek için ölün ve öldürün” ifadeleri yer almaktadır. Dolayısı ile bu mesele, yalnızca kardeş ülke Azerbaycan’ın değil Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin de meselesidir ? Bu vesile ile, bu katliamda şehit düşen ve hayatını kaybeden tüm soydaşlarımızı rahmetle anıyor, kardeşlerimizin birgün kendi yutlarında, Karabağ’da özgürce ve refah içinde yaşamalarını Yüce Yaratan’dan diliyoruz.