Gelecek Partisi Merzifon İlçe Başkanı Hacı Bekir Kurt, gazetemiz ziyaretinde gerçekleştirdiği açıklamada; “Eskiden şöyle sorulurdu, hasen mi? salih kul mu? Yahut hangisi daha eftaldir hak nezdinde. Bu konuyu herkes kendine sorup, etrafına bakıp, mezhep ve tasavvuf ehlinin uygulamaları, ataların uygulamaları gözlemlendiğinde hasen olma tercih edildiği anlaşılır. Yapılan ibadet yerleri ve hasenatın kul ölse bile sahibi ya da pay sahibi namına sevap kazandırdığı bilinir. Bir gıdım şüpheye mahal bırakmadan hasen olup ölümsüz eserler, anıtlar ve abideler geride bırakmak, yüzyıllarca, zaman ve devrana meydan okuyarak ayakta durması, hasenat sahiplerinin şahsi bütçe ve helal akçe ile kendi alın teri ve emekleri ile yaptırdıkları gerçeğine herkes vakıftır. Atalar şehre yön verecek, geliştirecek yerler ya da insanların göre bileceği araziler seçermiş. Özel mülk olan yerler bihakkın ve kimsede bir ukde bırakmayacak değerler karşılığında satın alınırmış. Kimseye bir muhtaçlık ve acizlik oluşmayacak şekilde, külliye olarak; hamam, imarethane, misafirhane, gasil hane, aşhane ve bu hayratı yapacak işçilerinde ihtiyacını giderecek şekilde başlanırmış. Nihayete müteakipte her şeyden kutsal sayılan vakıflara devredilerek, kazancın hizmet olarak halka geri dönüşü sağlanırmış. Bu vakıflar toplumun yedi emini kabul edilirmiş. Hasen olmak böyle iken, salih olmak malum, yirmi dört saat ibadet ile tüm ömrünü geçirse, ömrü uzunluğu ile sınırlı kalır ibadet yekünü. Ezcümle, vakıf malı, arazisi ve kamu alanı bize emanettir, kimsenin tasarrufunda değildir. Legaliteye lafım yok, benim demem etik ve ahkâmdır. Çocuklarımıza dedelerinden ulaştırmamız gereken ata yadigârıdır. Yapan ve yaptıranın vicdanı rahat ise, ukde yoksa hayırlı olsun demek düşer bize. Bir de cem evi rica ediyoruz âcizane. Ancak İlçenin ve ülkenin sahibi gibi hareketler terk edilmeli, Merzifon halkının kimseye vefa borcu yoktur. Siyasette ahde vefa da aranmaz zaten ama şerh olsun.” şeklinde konuştu.