Müftü Pehlivan konu ile ilgili yapmış olduğu açıklamada;”Hz. Peygambere inmeye başladığı ilk andan itibaren muhataplarını okumaya, düşünmeye ve yaşamaya sevk eden Kur’an, hayatımıza rehber olmakta, tüm insanlığı hak ve hakikate çağırmaktadır. Kur’an-ı Kerim kendi ifadesiyle; “Tâ. Hâ. Biz, Kur’an’ı sana, güçlük çekesin diye değil, ancak Allah’tan korkanlara bir öğüt olsun diye indirdik”.(Tâhâ 1-3) “Bu (Kur’an), bütün insanlığa bir açıklamadır; takvâ sahipleri için de bir hidayet ve bir öğüttür”.( Âl-i İmran, 138) Görüldüğü gibi Kur’an; insanlığa yük ve sıkıntı olsun diye değil, doğru yola kılavuzluk etmek, ümit vermek, huzur ve mutluluk kazandırmak üzere öğüt, uyarı ve rahmet olarak gönderilmiştir. İnsanoğlunun dünya ve ahiret mutluluğunun yegâne kaynağı Kur’an’dır. Kur’an bunun için rahmettir, şifadır ve aydınlıktır. Ancak burada şu tespiti de yapmak durumundayız; genelde dünya Müslümanları arasında ve özelde ise ülkemizde, yüce Kitabımıza karşı göstermiş olduğumuz zahiri anlamda inanç, hürmet, saygı ve ilgiye paralel bir duyarlılıkla anlaşılıp kavrandığından, inanç ve amellerimize hakkıyla yansıdığından söz etmek ne yazık ki zordur. Din ve dindarlık anlayışımız içerisinde Kur’an-ı Kerim’le olan bağımızı genelde duygusal düzeyde kaldığını görüyoruz. Hâlbuki dünya ve ahiret mutluluğumuz için, sadece duygusal bağlılıktan ziyade, tamamına itirazsız iman, doğru bilgi, erkânı ile amel ve ahlaki değerlerin de yaşanması hayati bir önem arz etmektedir”dedi.