Başkan Kurt konu ile ilgili yapmış olduğu açıklamada;” Sarf ettiği ve ya kullandığı bir söylem ya da önermenin zaman içinde ve ya aynı anda, bariz tersini veya aksini dillendirenler de olmadı.Kendi kendini yalanlayan, hiç dememiş gibi yapan ve en son söylediği doğru ile ''dün dündür, bu gün bu gündür'' anlayışından daha hızlı belki (an anı tutmayan) bir değişim-dönüşümün yaşandığı ve baş döndürücü bir sür'at ile AB ve ABD cenahında yine hasete, kıskançlığa ve çekememeye gark edecek olması da görülmedi doğrusu..Tüm bu oluşat ve gidişat bir kişi ile kaim olmaz, olamaz. Bu bir kurgu, bir plan ve program dahilinde, bir ekibin ama, bir kişi ile sınırlı imiş gibi yansıtılan, yaşatılan ve zamanı gelince başka hal ve ahvale evrilen ya da çevrilen bir uzun vade U/A proje kesitleri ve numuneleri olarak görüyorum.'ONE MİNUTE' ile başlatılan, Ajan Rahip Bronson ile ve Alman vatandaşı gazeteci Deniz Yücel ile, ABD Türkiye büyük elçisi John Bass' ın disiplinsiz duruş, hadsiz çıkış ve kalkışma ile ilgili ilinti ve diplomatik davranış bozuklukları, ABD Kabil büyük elçisi olmadan önce Van il sınır ziyareti ile devam eden, mavi vatan dan saf dışı edilmemiz, Suriye girdabına ve batağına sokulmamız, ABD ve Rusya' nın sınır komşumuz olmadıkları halde( ABD sınırlarımızı tanımıyor olmasına rağmen)garantör devlet yapılması, ABD' nin Suriye' deki üslerini (bizim yerimize) Ruslara teslimi, petrol, doğal gaz, mülteci paylaşımları ve sığınmacılarca ülkemizin işgali, Van' dan ülkemize ABD askeri olan Afgan kaçakların ( şu an John Bass Kabil elçisi) girişi ve ilgililerce yalanlanması ama, sayılarının 3 milyonu bulması ve gizlenememesi '' ne olmuş, bizde Moğol steplerinden geldik'' gibi absürt, mesnetsiz ve lakayt bir gerekçe ile normalleştirilme gayreti hep aynı oyunun parçaları. Ve hatta PYD' nin silahlandırılmaya devam edilmesi, ak deniz ve ege de her kilometreye bir ABD üssü kurulması, Kanal İstanbul ( İngilizce çeviri )Kara denize çıkma ve maden arama arzusu, adaların silahlandırılması, dış güç diye adlandırılan devletlere maden imtiyazlarının alelacele peşkeşi, yabancılara vatandaşlık satımı, Ak kuyu santral garabeti, müşteri garantili, U/A tahkim yetkili ticari borçlandırmalar, kur garantili faiz verilmeleri vs.Önce düşmanlaştırılan, sonra hiç bir şey olmamış gibi 'bizim Esed' i yenmek yenmemek diye bir derdimiz yok' denerek aslında Putin' in telkin, tavsiye ya da talimatının uygulanması, ABD ve İsrail çıkarlarının aynı anda korunması bu önermeyi doğrular niteliktedir. SA, BAE, MISIR, LİBYA ve Yunanistan gerilimleri hep bu plana hizmet eden ataklardı. Ve elbette yabancıların sınırsız mal edinmeleri, ülke ekonomisini ele geçirmeleri ve devletimizi tüketen yanlı politikalarda inat ve ısrar da bu plan dahilindedir. Yani hiç bir şey bu kadar basit değil ve olamaz. Bu kadar kolay politika değişikliğine gidile bilinir mi? Demografi, ekonomik şartlarımız, gelecek şartlarımız değişti, gizli bir mübadele imiş gibi gençlerimiz ülkeyi terke zorlanıp, yerine sınavsız yabancılar burslu yerleştirilme stratejileri gelişti. Ordu, polis ve siyasi devşirmeler oluştu, yüzlerce şehit verildi, ülkenin 128 milyar doları, belki altın rezervimiz, yedek akçe, deprem yardım paraları,15 Temmuz şehit ve gazi yardım paraları ezildi, hukuk, yargı, beka ve millilik ve güvenlik anlayışı, tepki, eleştiri ve hak arama alışkanlığımız ve daha kim bilir bizim bilmediğimiz nelerimiz değiştirildi. Devlet aklı, kurumsal güven, komşuluk, din, diyanet, hayır, hasenat, helal, haram ve vebal değişti. Hesap verme, şeffaflık, itibar ve istiklal değişti. SADECE HÜKÜMET DEĞİŞMEDİ, o da değişecek ,şerh olsun”dedi.