Aday adaylığını açıklayan Davulcu yapmış olduğu konuşmasında; “AK Partimize gönül vermiş yol arkadaşlarımız, dava arkadaşlarımız,

Güzel Amasya’mızın güzel insanları,

Hepinizi hürmet ve muhabbetle selamlıyorum. Bu güzel ve anlamlı günde bizleri yalnız bırakmadığınız, bizimle birlikte bu heyecanı paylaştığınız için hepinize en kalbi şükranlarımı sunuyorum.

Öncelikle Ramazan-ı şerifiniz mübarek olsun. Bu güzel ayın deprem ve sel gibi yüreğimizi yakan afetlerle bunalan yüreklerimize şifa, dertlerimize deva olmasını Cenab-ı Allah’tan niyaz ediyorum. Rabbim cümlemizi bu ayı en güzel şekilde değerlendiren, affına ve mağfiretine mazhar olarak bayrama ulaşan kullarından eylesin.

11 ilimizi derinden sarsan depremler ve sel felaketi nedeniyle bir kez daha milletimizin başı sağ olsun. Allah hayatını kaybeden kardeşlerimize rahmet eylesin. Yaralı kardeşlerimize acil şifalar, geride kalanlara, tüm milletimize sabır ve dayanma gücü ihsan eylesin. Milletimizi, memleketimizi her türlü bela ve musibetten, felaketten muhafaza eylesin. Bizi birlik ve beraberlikten, dayanışmadan, yardımlaşmadan mahrum etmesin.

Evet, derdimiz büyük, acımız çok büyük ancak sabrımız da büyük.

Üzüntümüz büyük ancak birlik ve beraberliğimiz, merhametimiz, sevgimiz, gönlümüz, dayanışma ruhumuz da büyük.

Evet, depremin etkilediği bölge çok büyük ama devletimiz de büyük, devletimiz de güçlü.

Şüpheniz olmasın ki devletimiz tıpkı daha önceki felaketlerde olduğu gibi milletimizle el ele vererek bu felaketin de üstesinden gelecek, yaraları en kısa zamanda saracak, milletimizin tek bir ferdini bile boynu bükük bırakmayacaktır.Van’da, Elazığ’da, İzmir’de meydana gelen depremlerden sonra bir sene içerisinde nasıl depremzedelere yeni evlerini yapıp teslim ettiyse, Kastamonu, Sinop ve Bartın illerimizde sel felaketi mağdurlarına bir sene içerisinde yeni evlerini nasıl teslim ettiyse, orman yangınları sonrası köylülerimize evlerini nasıl yapıp teslim ettiyse, yanan ormanların yerlerine yeni fidanları nasıl diktiyse 11 ilimizi etkileyen deprem ve sel mağdurlarına da aynı şekilde el uzatacak, sahip çıkacaktır.

Kıymetli hemşehrilerim, Aziz Amasyalı kardeşlerim,

Cumhuriyetimizin yüzüncü yılında, Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın liderliğinde emin adımlarla yürüdüğümüz, koştuğumuz Türkiye Yüzyılı’nın eşiğinde ülkemiz, bölgemiz ve dünya için çok önemli bir seçimin arifesindeyiz. Türkiye Yüzyılı’nın ne anlama geldiğini anlamak için, ülkemizin nasıl bir seçimle karşı karşıya olduğunu anlamak için çok uzaklara gitmeye gerek yok, şu son bir hafta içinde yaşadıklarımıza bakmamız yeterlidir.Son bir haftada, son birkaç günde neler yaşadık; şöyle bir hatırlayalım.

Tarih 17 Mart.

Türkiye, Finlandiya'nın NATO üyeliğine onay sürecini başlatma kararı aldı. İsveç ve Finlandiya Rusya-Ukrayna Savaşı’nın ardından NATO’ya dahil olmak için başvurdu. Ama bunun için tüm NATO ülkelerinin ve Türkiye’nin onayı gerekiyordu. Tüm ülkeler ve NATO hemen “tamam” dedi, Türkiye’nin de hemen “tamam” demesini istediler, beklediler amaTürkiye artık onların bildiği o eski Türkiye değil; geçti o devirler! Cumhurbaşkanımız bir kez daha “dünya beşten büyüktür” dedi, “vanminut” dedi;“önce teröre destek vermekten vazgeçeceksiniz, beslediğiniz, barındırdığınız teröristleri teslim edeceksiniz, ondan sonra değerlendiririz” dedi. Aylarca adeta yalvardılar, Türkiye’ye geldiler, üçlü mutabakat zaptı imzaladılar, “ne derseniz yapacağız” dediler.

Ama İsveç sözlerini tutmadığı gibi cumhurbaşkanımıza yönelik saygısızlığı cezasız bıraktı, yüce kitabımız Kur’an-ı Kerim’e yönelik alçakça saldırıya engel olmadığı gibi fikir özgürlüğü diyerek adeta aklımızla alay etti. Türkiye de gereğini yaptı. Türkiye, artık üzerine oyun kurulan bir ülke değil, oyun kuran, organize eden bir ülke.

Tarih, yine 17 Mart.

Ülkemizin yüz yıllık hayali, ilk yerli ve elektrikli otomobilimiz TOGG için sipariş verme süreci başladı.Bin bir hile ve desiseyle rahmetli Erbakan hocamızın Devrim otomobilini engelleyenler, TOGG’u engelleyemedi. 1930’lu yıllarda uçak yapan, 1961 yılında otomobil üreten bu milletin evlatlarını engelleyenler bu kez başarılı olamadı, Recep Tayyip Erdoğan’ı engelleyemedi. Dalga geçtiler, yapamazsınız, dediler, babayiğitler çıktı, ilk otomobil yapıldı;“aynası unutulmuş” deyip güldüler, “yüzde yüz yerli değil” dediler, “tasarımı çalıntı” dediler. Otomobil görücüye çıktı, “fabrikası yok” dediler, fabrikanın temeli atıldı, “göstermelik” dediler. Biraz zaman geçti, “nerede kaldı fabrika?” dediler, fabrika inşaatı 7/24 canlı yayına geçti; “olmaz, bitmez” dediler. Fabrika bitti, ancak bunların kinleri, engelleme gayretleri bitmedi. Fabrika üretime geçti, ilk araç banttan indi, fabrikanın boş bir köşesini gündeme taşıyıp “üretim yok” dediler. Üretim gösterildi, “fiyatı çok yüksek olur, kimse almaz” dediler ve nihayet 17 Mart geldi, çattı, TOGG sipariş almaya başladı, 30 saat içinde 29 bin sipariş geldi.

Tarih 18 Mart.

Çanakkale Zaferinin 108. Yıl dönümünde Türkiye’nin özgün savaş uçağı Milli Muharip Uçağımız ilk kez piste çıktı. Kendi motorlarını kullanarak piste çıkan uçağımız, testi başarıyla tamamladı. Milli Muharip uçağımız, yer testlerinin bir sonraki aşaması olan taksi testlerine başladı ve testi başarıyla tamamladı.

Yine 18 Mart.

Milli Muharip uçağımızın ardından HÜRJET de piste çıktı. Yerli ve milli jet uçağımız yer testlerine ve uçmak için gün saymaya başladı.

Tarih 19 Mart.

Türkiye'nin ilk ve stratejik tesislerinden biri olacak, savunma sanayimizin gücüne güç katacak Türkiye'nin ilk bor karbür tesisi, Balıkesir'in Bandırma ilçesinde Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan'ın katılımıyla açıldı.Kütahya'nın Emet ilçesinde yıllık 5 bin ton kapasiteli yeni bir bor karbür tesisi kurulmasıyla ilgili çalışmalar da devam ediyor.Dünya bor rezervinin yüzde 73'üne sahip olan Türkiye,geçen yıl 1 milyar 321 milyon dolarlık satış geliriyle rekor kırdı.

Kıymetli kardeşlerim,

Türkiye’nin bu asırlık mücadelesinde yer almak, Türkiye Yüzyılı’na Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan ile birlikte yürümek, Amasya’mızı daha ileriye taşımak, bu kutlu mücadeleye omuz vermek için ben de aday adayı olarak karşınıza çıktım. Bir evladınız olarak, bir arkadaşınız, bir dostunuz olarak yıllardır Amasya’mıza hizmet etmenin gururunu, onurunu yaşadım, yaşıyorum. Bugüne kadar Ankara’da üstlendiğim tüm görevlerde kalbim hep Amasya’mız ve Amasyalı kardeşlerim için attı. Kapım her daim Amasyalı hemşehrilerimize açık oldu. Sizlerle el ele, omuz omuza Amasya’mız için, Amasya’mıza değer katmak için, Amasya’mıza birbirinden kıymetli eserler kazandırmak için gece gündüz çalıştım, gayret ettim. Sizlerin destek ve dualarıyla Amasya’mıza daha çok hizmet edeceğime, bu güzel şehrimizi çok daha ilerilere taşıyacağıma da inanıyorum.

Amasya’mızın yarınları için bu samimiyetten güç bularak çıktığım uzun bir yol var. Sizin, paha biçilmez vefanızdan güç bularak kendimi adadığım bir yol.

Amasya için yaptıklarımızı daha ileriye taşıyarak, geleceğin eserlerini inşa etmek adına bu yolda birlikte yürüyoruz.

Amasya için hep birlikte, yine ve daha fazlasını başaracağız, Allah’ın izniyle Amasya’mızın güçlü yarınlarını birlikte gerçek kılacağız.

Nemelazımcılık bizim dilimiz değil,  bize verilen imkanlar ölçüsünde elimizden geleni bahanelere sığınmadan yapmakla mükellefiz.

Gerisi Rabbimin takdiri,

Siyaset nedir biliyor musunuz?

Amasya’nın herhangi bir yerinde, bir mahallesinde gelecek kaygısı güden, moralsiz, Fatma’nın hayaline ortak olmak,

İmkanlardan yoksun, fırsat verilirse Dünya şampiyonu olacak, spor yapmak isteyen Furkan’ın umuduna ortak olmak,

Belki de eğitimini tamamlarsa ülkenin sayılı hukukçusu olabilecek ancak konaklayacak yeri olmayan İlayda’nın derdine derman olmak,

Şehrinden ilk defa çıkıp başarılı olmuş, ilk defa deniz görecek Ömer’in heyecanına ortak olmak.

Siyaset nedir biliyor musunuz?

Söz konusu Amasya olunca, Amasya’mızın geleceği, üretimi, istihdamı, sanayisi, ticareti olunca, gece uykuların kaçması, gününe gün, gecesine gece, saatine saat katmak. Hiç durmadan çalışmak, çalışmak, çalışmaktır.

Vakit, daha fazla çalışma vakti,

Tarihinden aldığı ilhamla;

Osmanlının ilk hattatlarından Şeyh Hamdullah’ın,

Divan şairi Mihri Hatun’un şehrini güzel sanatlarda, edebiyatta, marka şehir yapmak için ter dökme vakti.

Osmanlının önemli cerrahlarından Sabuncuoğlu Şerefettin’in şehrini Tıp ve sağlıkta marka şehir yapmak için ter dökme vakti.

Vakit,

Dünyanın ilk coğrafyacısı ve filozoflarından Strabon’un şehrini kültürel alanda marka şehir yapmak için ter dökme vakti.

Vakit,

Osmanlıyı yeniden ayağa kaldıran Şehzade Çelebi Mehmed’in şehrini, kuruluş ve kurtuluşun şehrini, dünyanın en gözde şehri yapma vakti.

Vakit,

Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü Amasya girişinde karşılayıp “Paşam! Bütün Amasya emrinizdedir.” Diyen Amasya Müftüsü Hacı Hafız Tevfik Efendi’nin samimiyetin, güvenin, vefanın, desteğin kuruluşun ve kurtuluşun şehrini her alanda marka şehir yapma ve aynı güveni ve desteği 100 yıl sonra Recep Tayyip ERDOĞAN’a verme vakti.

Amasya’mızın gelecek yüz yılını planlamaya,

Göynücek’inden Hamamözü’ne kadar her alanda inşa etmeye,

Kırılan ve bekleyen ne kadar gönül varsa imar etmeye,

Milleti ve memleketi için dertlenmeye,

Sokağına, caddesine, tarihine, kültürüne, vefa göstermeye ve en önemlisi partimizin asıl siyaseti olan eser üretmeye yola çıkıyoruz.

Sizin de bu süreçte dua ve desteklerinize talibiz. Rabbim yar ve yardımcımız olsun.

“Amasya’ya Teşekkür”

Amasyalı kardeşlerime hizmet etmek, Amasya’mızı hak ettiği yere taşımak ve Türkiye Yüzyılı’nda Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın mücadelesine omuz vermek amacıyla çıktığım bu kutlu hizmet yolunda beni yalnız bırakmayacağınıza inanıyor, desteklerinizi bekliyor, hepinize saygı ve selamlarımı sunuyorum’dedi.