Merzifon demokrasi platformu adına ortak basın açıklaması CHP Merzifon ilçe başkanı Hasan Koparan tarafından okundu.Koparan basın açıklamasında; "14 Aralık günü ülkemizde yine hukuk katledildi. AKP iktidarının bir silahı haline getirilen hukuk sisteminde Ekrem İMAMOĞLU ile ilgili verilen karar bu ülkede hukuk sisteminin siyasi iktidarın isteği ve beklentisi doğrultusunda nasıl işlediğinin en açık kanıtı oldu. 31 Mart 2019 tarihinde yapılan yerel seçimlerde hiçbir hukuki gerekçe göstermeden iptal edilen İstanbul seçimlerinin ardından Haziran ayında yapılan seçimlerde Ekrem İMAMOĞLU 806 bin oy farkı ile kazandığı seçimin ardından iktidarın hedefi haline geldi. Önce kredi kullanmasının önüne engeller konurken, sonrasında her ilde yaşanabilecek sorunlarda tek sorumlu olarak gösterilerek halkın gözünde itibarsızlaştırılmaya çalışıldı. Son olarak da seçimlerin iptal sürecinde yürütülen tartışmalarda HSK hakimlerine hakaret ettiği gerekçesi ile hakkında açılan davada 2 yıl 7 ay 15 gün hapis cezası ve siyasi yasak kararı ile cezalandırıldı. İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu hakkında verilen 2 yıl 7 ay 15 günlük hapis cezası haksız, hukuki bakımdan dayanaksız siyasi bir karardır. İstanbul halkının seçim iradesini tanımamaktır. Kazanılmış seçim sonuçlarını, ülkenin en büyük kenti İstanbul’da ikinci defa yok saymaktır.Şunu çok iyi biliyoruz ki bu karar hukuki değil siyasi bir karardır. Hatta bu kararı veren hakim ve bu kararı alkışlayan herkes çok iyi biliyor ki bu karar AKP yetkililerin isteği ve direktifleri doğrultusunda verilmiş bir karardır. Kararı veren Hakimin AKP yöneticileri ile çektirdiği fotoğrafları sosyal medya hesaplarından paylaşmasında hiçbir sakınca görmeyişi cesaret aldığı yerin tam olarak neresi olduğunu da göstermektedir. Oysa ki adaleti tesis etmekle görevli olan kişilerin sosyal ilişkilerinde hele de böyle bir davaya baktıkları bir dönemde çok daha dikkatli olmaları gerekmektedir. Çünkü bu denli yakın ilişkiler içinde olanların verecekleri kararda tarafsızlık ilkesi tartışmalı hale gelecektir. Ekrem İMAMOĞLU’na verilen bu ceza İstanbul’da yaşayan 16 milyon insanın iradesine ipotek koymaktır. Bu ceza ağzını her açtığında milli iradeden bahseden AKP yetkililerinin İstanbul halkının iradesini tanımadığının en açık göstergesidir. Karar açıklandıktan hemen sonra her kesimden insanın karara verdiği tepki verilen kararın bu ülkede barış içinde yaşamak isteyen insanların birlikte yaşam iradesine zarar verdiğinin de göstergesidir. Çünkü kendisi gibi düşünmeyene, kendinden olmayana karşı son derece acımasız ve hukuksuzca davranan siyasi iktidar bu topraklarda insanların farklılıklarıyla bir arada yaşama arzusu ve iradesine zarar vermektedir. Kararın hukuki süreçleri bir yana verilen bu kararda AKP eliyle siyasileşen hukuk sistemi çok derin bir yara almıştır. Bundan önce Doğu ve Güneydoğu illerinde halkın seçtiği Belediye Başkanlarını hukuksuzca hapse atıp, bu belediyeleri kayyum atayan AKP iktidarı artık ülkenin en büyük ilinde halkın iradesiyle üstelik iki kez seçilmiş Belediye Başkanını da hukuksuz bir şekilde cezalandırmaktan geri durmamıştır"dedi.
İktidara ve Adalet Bakanlığına çağrı
Biz Merzifon Demokrasi Platformu bileşenleri olarak buradan AKP Hükümetine ve Adalet Bakanlığına çağrı yapıyoruz"diyen Koparan; "Vermiş olduğunuz bu hukuksuz karardan bir an evvel vazgeçin. Hukuk gibi çok hassas bir konu üzerinden siyasi ellerinizi derhal çekin. Çünkü hukuk herkese lazım olur. Hakim ve Savcıların bu denli siyasi ilişkiler içinde olmasını engelleyecek yasal düzenlemeleri hayata geçirin. Bu topraklarda yaşayan her görüşten insanın hak ve hukukunu gözeterek eşit ve özgür bir şekilde yaşamasını ve yargılanmasını sağlayacak çalışmalar başlatın. İBB üzerindeki ablukanın aynı döneme denk gelmesi tesadüf değildir. Faşist bir rejimin inşasına yönelik adımların yeni bir aşamasına işaret eden bu saldırganlık durdurulmalıdır.Bu gidişat ancak halkın ve en geniş demokrasi güçlerinin ortak mücadelesiyle püskürtülebilir. Tek adam yönetimi gönderilecekse; bu sadece seçim günü değil, bugünden örgütlenecek mücadele birliğiyle sağlanabilir.İstanbul halkının seçim iradesine müdahale sadece İstanbul ile sınırlı ele alınamaz. Bu müdahale; tüm kent, köy ve kasabalarda Türk, Kürt, Arap her milliyetten Türkiye halkının iradesine ipotek koymaktır. Bu memleketin geleceğinin belirlenmesi noktasında demokrasi güçlerinin önüne tek adam yönetimince konan bir bariyerdir. Tüm emek, demokrasi ve halk güçlerini bu saldırganlık karşısında birleşmeye ve mücadele etmeye çağırıyoruz”denilerek basın açıklaması sona erdi.