Üsteğmen Mesut Kılıç tören alanında yaptığı konuşmada, “1071’de Malazgirt Zaferi ile başlayan Anadolu mücadelemizi, kudretimizi ve cesaretimizi hazmedemeyen Avrupa yüzyıllardır zayıf anımızı gözetmiş, her fırsatta bizi tarih sahnesinden, dünya haritasından silmek istemişti. Nihayet güçsüz ve zayıf bir anda 1. Dünya Savaşına girmek zorunda bırakılan Türk ulusu her cephede şanlı tarihine kahramanlık sayfaları eklediği halde, birlikte savaştığı müttefiklerinin yenilgiyi kabul etmesiyle yenik sayılmış. Ordusu dağıtılarak, korumasız ve güvenliksiz bırakılmıştır. Montros mütarekesi ile bu amaçlarını pekiştirmişler ve güzel Anadolumuzu paylaşma ihtirasına kapılmışlardır. Onlar bu zafer sarhoşluğu ile şarkılar söylerken Türk ulusunun özgürlük ve bağımsızlık coşkusu bir sel halini alıyor ve Mustafa Kemal bir güneş gibi doğuyordu. Anadolu halkı tek yumruk olarak dış ve iç ihanetlerin odakları karşısında ve yokluklar içerisinde büyük fedakarlıklarla verdiği Kurtuluş Savaşı’nda en son Başkomutanlık Meydan Muharebesi’ni de kazanarak kesin zafere ulaşmıştır.
19 Mayıs 1919’da başlatılan Kurtuluş Savaşı ile istilacı düşman ordusuna üst üste darbeler vurulmuş ancak yurdumun içerisinde ilerleyen düşmanın vatanın bağrından atılabilmesi için sıra kesin sonuçlu bir harekâta gelmişti.
Ya İstiklal Ya Ölüm parolası ile başlayan muharebede elde edilen bu büyük zafer Türk’ün bağrına dayanan hançerin ulusça sökülmesi, özgürlük ve haysiyetimizi yok etmek isteyenlerin dize getirilmesi destanıdır.
Ne mutlu bize ki, tarihi zaferlerle dolu bir ulusun çocuklarıyız. Ne mutlu bize ki geleceğimize yön verecek ve göğsümüzü gererek Türküm diyebilecek şanlı bir tarihimiz var. Çünkü bu vatanın ordusu yalnızca silah altındaki evlatlarından ibaret değildir. Vatanımız bir kışla, ulusumuz bu kışlanın askerleridir. Silahlı kuvvetlerde Türk ulusunun yenilmez gücünün timsali, Türk istiklalinin ve vatanın bölünmez bütünlüğünün sonsuz güvencesidir.
Her evresiyle düşünülmüş, hazırlanmış, yönetilmiş ve zaferle sonuçlandırılmış olan büyük taarruz Türk ordusunun yüksek kudret ve kahramanlığını bir kez daha anlatan büyük bir eserdir. Biz böyle bir ulusun evlatları olarak ant içtik, kanla, irfanla kurulan bu Cumhuriyeti korumak ve yüceltmek için canla başla mücadele edeceğiz.26 Ağustos 1071’de vatan olan Anadolu’nun 26 Ağustos 1922’de de vatan kalacağı sonsuza kadar kanıtlanmıştır. Ne mutlu Türk’üm diyene” dedi.